İlk olarak şu ayrımı yapmak gerekir. Evsiz olmak birkaç anlamda anlaşılabilir. Fransızca’da “sans domicile fixe” kısaca “SDF”, barınma kriterinden çok konut sahibi olmanın yani sürekli bir konaklama yerinden diğerine taşınmanın güvencesizliği ile ilgilidir. Buna karşılık “sans-abri” şeklinde nitelendirilen “evsiz, çatısı olmayan, dış dünyadan korunmayan” kişiler yani sokakta uyuyan kişiler evsiz diye bahsettiğimiz kişilerdir.
Abbé Pierre Vakfı’nın (FAB) araştırma direktörü Manuel Domergue tarafından yapılan bazı açıklamaları inceleyelim.
1987 yılında kurulan, en dezavantajlı nüfuslar için ve yoksul konutlara karşı hareket eden Abbé Pierre Vakfı, 2 Şubat 2022 Çarşamba günü, Fransa’daki yoksul konut durumuna ilişkin 27 yıllık raporunu yayınladı. Özellikle sokaktaki, evsiz, acil barınma veya gecekondulardaki insanların sayısını belirleyen 364 sayfalık bir rapordan söz ediyoruz.
Sokaktaki insan sayısının değişimi ölçülebilir mi?
Yaklaşık 300.000 kişiden söz ediliyor. On yıl süresince ikiye katlanan şok edici bir sayı diyebiliriz. Ancak bu sayılar neyi kapsıyor ve evsiz insan sayısının değişimi nasıl ölçülebilir? “Zaman içinde güvenilir ve karşılaştırılabilir ulusal verilerin olmaması nedeniyle, evsiz insan sayısının evrimini ölçmek zor” diyor araştırma direktörü. “Fransız İstatistik Kurumu Insee’nin 2012 evsizler anketi, anketten önceki geceyi sokakta veya barınmaya uygun olmayan bir yerde geçiren 12.500 evsizden bahsederken, 2016 nüfus sayımı 27.000 evsizden bahsediyor.”
Tüm başkanlık süreçlerinde, adaylar bütün evsizleri sokaklardan kurtarma sözü veriyor. Peki ya bugün? Sıfır evsiz hedefi ulaşılabilir bir hedef mi?
“Popüler inanışın aksine, politikacıların “Sıfır Evsizlik” taahhüdünde bulunmaları nadirdir. Lionel Jospin bu sözü vermiştir fakat seçilmemiştir. Nicolas Sarkozy ise bunu iki yıllık bir süre ile yapmıştır ancak başarısız olmuştur.” diye yanıtlıyor Manuel Domergue.
Haziran 1997’den Mayıs 2002’ye kadar Jacques Chirac’ın başkanlığındaki Sosyalist Parti’nin ve Başbakan’ın figürü olan Lionel Jospin’in “2007’de sıfır evsiz” görüşünü biliyoruz. Ardından, Nicolas Sarkozy, Mayıs 2007’de Cumhurbaşkanı seçilmeden önce, “iki yıl içinde hiç kimsenin kaldırımda uyumaya ve orada donarak ölmeye zorlanmayacaklarına” söz verdi.
Ardından, Temmuz 2017’de, Abbé Pierre Vakfı’nda çalışma direktörü şunun altını çiziyor:
“Emmanuel Macron bu konuda net konuşmamıştır. Bu söz, seçim programında veya resmi bir belgede hiçbir zaman yer almamıştır, ancak bir konuşma sırasında sözü geçmiştir.”
Aynı zamanda Jean-Luc Mélenchon da 2 Şubat 2022 Çarşamba günü konut planının sunumu sırasında bu konu hakkında konuşmuştu.
Birleşik Dernekler Kolektifi sözcüsü, “sıfır evsiz” hedefi ulaşılamaz değildir diyerek ekledi:
“Kesin tarihler, bu konuda tahsis edilmiş araçlar ve ortak göstergeler ile böyle bir hedefe gerçek bir taahhütte bulunmak, kamuoyunu bu tamamen alakalı ve gerekli hedefe yönlendirmek için çok önemli olacaktır. Şehirlerin durumuna göre 5–10 yıl içinde evsizliği azaltmak mümkün” açıklamasında bulundu.
“Fransa her yıl yaklaşık 450.000 sosyal konut birimi tahsis ederken, bu sosyal konutun bir kısmını en acil ihtiyaç sahiplerine yönlendirerek ve düzensiz durumdaki insanların düzenli hale getirilmesini kolaylaştırarak 30 ila 40.000 evsiz insanı yeniden barındırmak gerçekçi olacaktır.” diyor Manuel Domergue.
Diğer yandan Bölgesel Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Julien Denormandie, hükümetin politikasının sonuçlarını savunuyor: Île-de-France’da sadece yaklaşık elli kişi hâlâ dışarıda uyumaktadır. Derneklere göre bu tabii ki absürt bir sayı.
LREM başkan yardımcısı Sylvain Maillard, meslektaşının sözlerini destekleyerek bir katman ekliyor. Ona göre, dışarıda yaşayan insanların “büyük çoğunluğu” barınmayı reddediyor.
Peki gerçekten evsizlik bir seçim midir yoksa mecburiyet mi?
Buna genel bir cevap vermek mümkün değil. Genellemeye gidilemez fakat incelenebilir bir konu. O halde bu incelemede ilk olarak insanların bu duruma nasıl maruz kaldığını gözlemleyip sonrasında bunu bir seçim olarak kabul edenlere de yer vermek gerekir.
İnsanların evsiz oluşlarının nedenlerini çok sayıda ve karmaşık nedenlere bağlayabiliriz. Bireysel faktörler, yapısal faktörler ve sistem sıkıntıları söz konusu olduğunda, çoğu insanın düşündüğünün aksine evsizlik genellikle bir seçenek olmayabilir. Evsizliği bir seçenek olarak düşünürken, bireyler için başka hangi seçeneklerin mevcut olduğunu ve deneyimlerinin neler olduğunu bilmek önemlidir. Evsizlik bir zorunluluk değil de bir seçenekse o halde başka hangi seçenekler var?
Bazı insanların barındıklarında kendilerini evsiz oldukları zamana göre daha az güvende hissettiklerini bilmek de önemlidir. Bazıları evlerinde şiddet ve/veya cinsel istismar yaşamış ve kapana kısılmış hissederek büyümüş olabilir. Bazıları işlerini kaybetmiş ve uzun süredir yoksulluk içinde yaşıyor olabilir çünkü güçlü bir destek sistemi olmadan ve uygun fiyatlı konut eksikliği içinde bir kişi tek bir işsizlik döneminden sonra evsiz kalabilir. Bu konuyu biraz açmak istiyorum.
Fransa; tanıdığımız, aşina olduğumuz kültürden biraz daha uzak yorumlanabilir. Kan bağı, insan ilişkileri alışık olduğumuzdan daha farklı işliyor olabilir. Ya da bunlardan bağımsız olarak bazı karakterler birinden alınan desteği tercih etmiyor olabilir. Bu parantezi de tanıdık birinin evine gitmesi önerisini aklından geçirecek okuyucular için minik bir hatırlatma olarak söylemek istedim.
Tabii ki evsizliği seçenleri böyle genellemek de sakıncalıdır. Tercihen sokağı evi bellemiş insanlara rastlamak da mümkündür. Bazıları için evsiz olmak özgürlük duygusuna eş olabiliyor.
Genel olarak şunlar söyleniyor:
Sokaklara dönmeyi tercih ediyorum çünkü sokakları içerideki hayattan daha iyi anlıyorum. Dışarıda yaşayarak, tamamen özgür olabiliyorum. Bağımsızız ve hayat, günden güne, kendi başına gerçekleştirdiğin bir sanat, hatta daha dürüst ve onurlu olabildiğin bir yere dönüşüyor. İçeride yaşadığınızda, modern endüstriyel toplumun tüm sendromlarını yaşamaya başlıyorsunuz. İçinde yaşayarak da hemen zayıf birine dönüşebiliyorsunuz.”
İnternet üzerinde nasıl evsiz bir hayata sahip olunacağına dair bir sürü bilgi bulunuyor. Deneyimlerin paylaşılması ve ortak bir deneyim yaratılıyor gibi bir izlenim alabiliyorsunuz biraz araştırma yaptıktan sonra. İlk günlerin zor olacağını, neleri yapmaları gerektiğini ya da nelere alışmaları gerektiklerini bir deneyim şeklinde paylaşıyorlar.
Evsizliğin bir zorunluluk değil seçim olduğunu söyleyen çok insan olduğu gibi yapılan seçimlerin de bir geçmişi ve nedenselliği olduğunu unutmamak gerektiğini düşünüyorum.