Fransa, gerek tarihi gerekse doğal güzellikleri sebebiyle uzun yıllardır en çok turist çeken ülkedir. Gezmekle bitmeyecek bu ülkede bildiklerimiz bir yana gizli ve kıyıda köşede, belki de diğerlerinin gölgesinde kalmış birçok mimari güzellik bulunur. Şimdi gelin birlikte ülkenin dört bir yanından derlediğimiz mutlaka gezilmesi gereken eşsiz dini yapıları inceleyelim. İşte Fransa’da gezilecek katedraller!
1. Notre-Dame Katedrali, Paris
Bu listeyi Paris’le, hatta Notre-Dame Katedrali ile açmasak olmazdı. Paris’in en ünlü simgelerinden biri olan bu katedral zaten oldukça ünlü. Dolayısıyla yıl boyunca çok sayıda ziyaretçi çekiyor. Gotik mimarinin en üstün örneklerinden biri olan Notre-Dame, Victor Hugo’nun ünlü Notre-Dame’ın Kamburu eserinin de geçtiği katedraldir. İnşaatı 13. yüzyılda tamamlanmıştır. Seine Nehri kıyısında eşsiz bir manzara oluşturan bu önemli yapı maalesef 2019’da çıkan yangında ciddi hasar almıştır. Restorasyonu devam eden katedralin içi hala ziyarete kapalı. Ancak yine de dış güzelliğinin keyfine varmak mümkün.
2. Chartres Katedrali, Chartres:
12. yüzyılda inşa edilen bu Gotik katedral, Fransa’nın en güzel kiliselerinden biridir. 1979 yılında “Fransız Gotik sanatının en yüce örneği ve bir başyapıt” kabul edilerek adını UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne yazdırmıştır. Paris’in Notre-Dame’ı gibi bu katedral de 1194’te ciddi bir yangın geçirmiştir. Yangının ardından yapılan restorasyon çalışmaları 1260 yılına dek sürmüştür. 13. ve 18. yüzyıllar arasında da türlü değişiklikler geçiren katedral nihayet bugünkü halini almıştır.
3. Saint-Sernin Bazilikası, Toulouse:
Saint-Sernin Bazilikası, Romanesk mimarinin Avrupa’da günümüzde ayakta kalmış en büyük örneğidir. Aslında Saint-Sernin Manastırı’nın bir parçasıdır ancak manastırdan geriye yalnızca bu bazilika kalmıştır. Manastırın inşasına 4. yüzyılın sonlarına doğru başlandığı söylenir. Charlemagne bu manastıra önemli kutsal emanetler bağışlamıştır. Bu sebeple Saint-Sernin Manastırı, Santiago de Compostela’ya doğru yola çıkan hacılar için önemli bir uğrak noktası haline gelmiştir. Günümüze kalan Saint-Sernin Bazilikası ise 11. yüzyılda inşa edilmiştir ve Toulouse’un en önemli tarihi yapılarından biri olmuştur. 1998 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiştir.
Toulouse’un diğer güzelliklerini konu edindiğimiz Toulouse: Ville Rose yazımıza göz atmayı unutmayın.
4. Notre-Dame de la Garde Bazilikası, Marsilya:
Marsilya’nın en ünlü simgelerinden biridir. 1853 yılında inşaatına başlanan bu bazilikanın tamamlanması tam 40 yıl sürmüştür. Ancak 1864 yılında henüz tamamlanmadan kutsanarak dini hizmete açılmıştır. Marsilya’nın en yüksek doğal tepesine yapılan bu beyaz renkli bazilika, muhteşem bir manzara sunmaktadır. Romanesk mimari örneklerindendir. 2001-2008 yılları arasında hem uzun yıllar boyu dumana maruz kalarak eskimiş mozaikleri hem de İkinci Dünya Savaşı sırasında aldığı dış hasarlar dolayısıyla restore edilmiştir.
5. Notre-Dame du Port Bazilikası, Clermont-Ferrand:
11. yüzyılda inşa edilen bu Romanesk kilise, Auvergne bölgesinin en önemli tarihi yapılarından biridir. Aynı bölgeye 6. yüzyılda yapılan kilisenin Normanlar tarafından yakılmasının ardından yeniden inşa edilmiştir. 19. yüzyılda ise yapıya çan kulesi eklenmiştir. Özellikle mozaikleri ziyaretçilerinde hayranlık uyandırır. Clermont-Ferrand’a gitmişken simsiyah dış cephesiyle ziyaretçileri etkileyen, şehrin siyah incisi Clermont-Ferrand Katedrali’ni de görmeyi ihmal etmeyin!
6. Saint-Pierre Katedrali, Beauvais:
Gotik mimarinin en yüksek katedrallerinden biri olan Saint-Pierre, 13. yüzyılda inşa edilmiştir. Şehrin en önemli tarihi yapılarından biridir. Saint Pierre Katedrali, 1569-1573 yılları arasında dünyanın insan eliyle inşa edilmiş en yüksek yapısı unvanına sahipti. Nefes kesici detaylarıyla izlemeye doyulamayacak bu katedrali ziyaret etmeden Beauvais’den ayrılmayın!
7. Fontenay Manastırı, Montbard:
12. yüzyılda inşa edilen bu Romaesk manastır, dünyanın en iyi korunmuş Sistersiyen manastırıdır. 1981 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alır. Manastırı çevreleyen eşsiz doğal güzellikteki bahçesi de 2004 yılında Ulusal Park ve Bahçeler Kurulu tarafından “dikkate değer bahçe” olarak sınıflandırılmıştır. Keşişlerinin Fransız İhtilali’nin ardından terk ettiği bu eşsiz manastır, yıl boyu ziyarete açıktır.
8. Reims Katedrali, Reims:
Fransa’nın en önemli Gotik katedrallerinden birisidir. Bu bölgedeki ilk ibadethane M.S. 496’da kurulmuştur. Bu ilk manastırın yangında tahrip olmasının ardından 13. yüzyılda bugün gördüğümüz Reims Katedrali inşa edilmiştir. Yeni inşa edilen bu yapı, kendisini süsleyen tam 2.303 heykel ile dikkat çeker. Ancak Reims Katedrali’nin asıl önemi tarihi olaylara ev sahipliği yapmasıdır. Fransız krallarının taç giyme törenleri bu katedralde gerçekleşmiştir. Burada yapılan törenle taç giyen ilk Fransa kralı I.Henri, sonuncusu ise X.Charles’tır. Ayrıca VII.Charles da Yüzyıl Savaşları esnasında Jeanne d’Arc’ın önünde bu katedralde taç giymiştir.
9. Rouen Katedrali, Rouen:
Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri olan Rouen Katedrali, Fransa’nın en ünlü kiliselerinden biridir. Bölgedeki ilk ibadethane M.S. 395 dolaylarında inşa edilse de Rouen Katedrali’nin inşasına 1020lerde başlanmıştır. Katedral, bugünkü halini almadan önce 800 yıldan uzun bir inşa dönemi geçirmiştir. Erken Gotik dönemden Rönesans’a kadar birçok farklı stili bir arada barındırır. En önemli özelliklerinden biri üçü de farklı tarzda olan kuleleridir. Katedral, İkinci Dünya Savaşı esnasında şehrin geri kalanı gibi oldukça hasar almış ve uzun süren restorasyonlardan geçmiştir. Ayrıca Claude Monet’nin bu eşsiz katedrali aynı noktadan günün farklı ışıkları ve farklı hava koşullarında resmettiği 30’dan fazla tablosu vardır. Monet’nin 1892-1894 yılları arasında oluşturduğu Rouen Katedrali serisi dolayısıyla bu katedral, sanat tarihinde kendine yer edinmiştir.
Rouen’ın güzelliklerini sanatçıların gözünden görmek isterseniz sizin için hazırladığımız derlemeye göz atmadan geçmeyin.
10. Strasbourg Katedrali, Strasbourg:
Alsas’ın incisi, Strasbourg’un simgesi olan bu katedral, Fransa’nın en yüksek katedrallerinden biridir. Fransa’nın da en ünlü katedrallerinden biri olarak kabul edilir. Romanesk ve Gotik mimarinin eşsiz bir karmasıdır. 1015 yılında başlanan bu eşsiz kilisenin yapımı 1439 yılında ancak tamamlanabilmiştir. 1647-1874 yılları arasında dünyanın en yüksek yapısı unvanına sahipti. Bugün ise dünyanın en yüksek altıncı kilisesidir. Victor Hugo’nun bu katedrali “narin ve devasa harika” olarak tanımladığı bilinir. Ayrıca içinde bulunan astronomik saat de görülmeye değerdir.
Strasbourg’un diğer güzelliklerinden de söz ettiğimiz Alsace’ın İhtişamlı Başkenti: Strasbourg yazımıza göz atmayı unutmayın.