Hukuk Tarih

Henri Landru: Fransa’nın “Mavi Sakal” Lakaplı, İlk Seri Katili

Fransa tarihinin bilinen ilk seri katili olan ve “Mavi Sakal” lakabıyla anılan Henri Landru’nun yargılanma hikayesini biliyor musunuz?

Henri Landru, 1869 yılında Paris’te dünyaya gelir. Mütevazi bir ailenin çocuğudur ve 24 yaşındayken kuzeni Marie-Charlotte Rémy ile evlenir. Landru’nun bu evlilikten 4 çocuğu olur ve ardından aile içerisinde geçim sıkıntıları baş gösterir. Landru’nun hikayesi bu an itibariyle başlar.

Bir Dolandırıcılık ve Suç Serüveninin Anatomisi: Mavi Sakal Efsanesinin Doğuşu

Henri Landru, yaşamının dönüşüm sürecinde finansal zorluklar ve dolandırıcılık olaylarıyla dolu bir yolculuğa adım attı. Dört çocuğunun doğumu, Landru’yu ekonomik sıkıntılara sürükledi ve bu aslında onu suça yönlendiren baş etmen oldu.

İlk dolandırıcılığı, petrolle çalışan hayali bir bisiklet fabrikası kurması ile başladı. Henri Landru, ulusal bir reklam kampanyası düzenleyerek, her sipariş için toplam fiyatın üçte birine tekabül eden bir ön ödeme talep etti. Müşterilerden gelen bu para ile hiçbir zaman bisiklet üretmeden ortadan kayboldu.

Henri Landru tarafından tasarlanan hayali bisiklet.

Landru’nun hayatı, ardı arkası kesilmeyen dolandırıcılıklar, sahte isimler ile yaşamını sürdürme ve pek çok para ve hapis cezası ile böyle sürdü gitti. 1904’te iki yıl, 1906’da ise on üç ay hapis cezasına çarptırıldı. Hapishanede olduğu esnada intihar girişiminde bulunması üzerine, psikiyatristlerin “anormal zihinsel bozukluk” teşhisiyle serbest bırakıldı.

1909’da, evlilik ilanı üzerine giriştiği bir dolandırıcılık sonucu üç yıl hapis cezası aldı. Bu olayda, nişanlandığı Jeanne Isoré isimli bir kadının tüm mal varlığını ele geçirdikten sonra ortadan kaybolmuştur.

Henri Landru Nasıl Bir Seri Katile Dönüştü?

Hapisten çıktıktan sonra Landru yeni bir dolandırıcılığa girişti. Satın aldığı bir garajı ücretini dahi ödemeden başka bir kişiye satan Landru, bu suçtan dolayı 1914 yılında dört yıl hapis cezasına çarptırıldı. Benzer suçlardan dolayı üçüncü defa ciddi hapis cezasına çarptırılan Landru’nun Guyana’daki bir hapishaneye ömür boyu sürgün edilmesine karar verildi.

Zorlu hapishane koşulları ve yüksek ölüm oranı göz önüne alındığında, bu sürgün kararının, Landru’nun bir seri katile dönüşmesinde etkili olabileceği düşünülmektedir.

Henri Landru ve Evlenme Vaadiyle Kandırılan Mağdurları

Fransa’nın savaş yıllarında olmasını fırsat bilen Landru, Gambais bölgesinde bir ev kiralar ve gazeteye ilan verir: “Evlilik amacıyla dul ve varlıklı kadın aranıyor.” Hatta Landru, bazı kaynaklarda evinin bulunduğu şehrin adıyla da anılmaktadır. (Gambais’nin Mavi Sakalı)

İlginçtir ki Landru, bu ilanına 300’den fazla mektupla cevap alır. Ardından isim sırasına dizdiği kadınlarla tek tek görüşmeye başlar. Ancak Landru’nun tanıştığı ve cezbederek aşk yaşadığı kadınları acı bir son beklemektedir.

“Mavi Sakal”, 1914 ila 1919 yılları arasında cinsel ilişkiye girdiği tam 10 kadının kafasını keserek onları yakmakla suçlanacaktır. Henri Landru, 1921’de yakalanarak Versailles’da yeniden mahkeme huzuruna çıkarılır.

Henri Landru mahkemeye götürülüyor.

Mahkeme başkanı oturumu başlatır ve bağırarak:

Sayın Landru. Maktullerden birisi ile çıktığınız seyahatte kendinize gidiş-dönüş bilet alırken ona yalnızca gidiş bileti almışsınız. Ne diyorsunuz?”

Landru istifini bozmaz: “Özel hayat duvarına çarptınız, Sayın Yargıç!

Şüpheden Sanık Yararlanır

Akabinde Landru’nun avukatı Giafferi söz alır ve hukuk kitaplarına yazılacak o meşhur savunmayı yapar:

Sayın heyet, katil olmakla suçladığınız bu adam hakkında hiçbir delil yok. Bakın hatta birazdan öldürüldüğü iddia edilen kadınlardan birisi içeriye girecek.

Mahkeme salonu buz keser ve bütün izleyiciler nefesini tutarak bakışlarını kapıya çevirir. Gözleri parıldayan Giafferi yeniden söz alır: “Gördünüz, hepiniz bu ölümlerden şüphe duyuyorsunuz ve maktulün yaşadığına inanabiliyorsunuz. Bu şüphe, müvekkilimi masum yapar.

Herkes ikna olmuştur ancak ufak bir detay savcının gözünden kaçmamıştır. Herkesin başını kapıya çevirdiği o birkaç saniye esnasında, sanık koltuğunda oturan Landru bunu yapmamıştır.

Zira Landru, maktulün o kapıdan içeriye girmeyeceğinden emin olan salondaki tek kişidir.

Landru, nihayetinde idam cezasına çarptırılır ve 1922 yılında giyotine gönderilir.

Geriye ise ceza hukukunun “şüpheden sanık yararlanır” ilkesine atıfla nefis bir savunma yapan avukat Giafferi’nin ve kellesi gövdesinden ayrılan Landru’nun hikayeleri kalır.

Fransa hukukuna ilgi duyuyorsanız, sitemizde yer alan hukuk kategorisindeki diğer yazılara göz atmayı unutmayın!

Yazar Hakkında

Fransız Gastesi

Yorum yap

Paylaş
Bağlantıyı kopyala