Kenizé Mourad Légion d’honneur nişanı ile taltif edildi: Fransa farklı dünyalar arasında köprüler kuran bir yaşamı selamlıyor. (version française en seconde partie)
Kenizé Mourad kimdir?
Kenizé Mourad, Osmanlı Sultanı V. Murad’ın küçük torunu olan Selma Hanımsultan’ın kızı ve Hintli bir prens olan Kotwara’nın kızı olarak 1939 yılında Paris’te doğdu. Annesini çok küçük yaşta kaybeden Mourad, Fransız bir aile tarafından Katolik bir ortamda büyütüldü, ancak köklerini araştırma arzusu, onu Sorbonne Üniversitesi’nde sosyoloji ve psikoloji okumaya yönlendirdi ve doğduğu topraklara ait kimliğini keşfetmeye itti.
1970’lerde Le Nouvel Observateur için Ortadoğu’da muhabir olarak görev yapan Mourad; İran Devrimi’ni, Lübnan iç savaşını ve diğer önemli olayları yerinde izledi. Gazetecilikte karşılaştığı sansür nedeniyle 1983’te edebiyata yöneldi. Dört yıl süren titiz araştırmanın ardından yayımladığı ilk romanı “De la part de la princesse morte” (Türkçede “Saraydan Sürgüne”), annesi’nin yaşam öyküsünü anlattı ve uluslararası bir başarıya dönüştü – 34 dilde yayımlandı, milyonlar sattı, Académie Française’in Anaïs Ségalas Ödülü’nü kazandı.
Edebi ustalığı ve tarihi derinlikle bezediği öyküsüyle Mourad, doğduğu kültürel mozaği yazıya dökerek Doğu-Batı ilişkilerini, kimlik sancılarını ve sürgün yaşamını akıcı bir dille işledi. Ardından gelen Les jardins de Badalpour (Badalpur Bahçesi), Le parfum de notre terre voix de Palestine et d’İsraël (Toprağımızın Kokusu: Filistin ve İsrail’in Sesleri) gibi eserlerde, hem aile mirasını hem de Ortadoğu ve Hindistan halklarının hikâyesini büyük bir hassasiyetle kaleme aldı.
Onun satırlarında tarih, aktüalite ile iç içe geçer; kişisel anılarla siyasi gerçekler bir araya gelir ve okura hem bir büyüme hikâyesi hem de kültürel bir keşif sunar.
5 Temmuz 2024’te Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Kenizé Mourad’ı Fransa’ya hizmeti ve bağlılığı nedeniyle Légion d’honneur’e (Fransa’nın en prestijli Onur Nişanı) layık gördüğünü bildirdi.
Kişisel mektubunda, cumhurbaşkanlığı yetkisiyle verilen bu prestijli nişanın, gazetecilik, edebiyat ve kültürlerarası diyalog mücadelesi ile biçimlenen benzersiz kariyerini ve olağanüstü eserlerini onurlandırmak üzere tevcih edildiğini belirtti. Macron, yazara en içten ve en samimi tebriklerini ileterek, Fransız entelektüel ve kültürel yaşamına yaptığı katkılardan dolayı kendisine şükranlarını sundu.
Böylece Kenizé Mourad’ın, kültürler arasında köprü kurmaya adanmış edebiyat, gazetecilik ve insan odaklı yaşamı onurlandırılmış oldu. Nişan, 8 Nisan’da Paris’te, yakın arkadaşı Mme Jean‑François Méjanès’in evinde, samimi ve sıcak bir törenle kendisine sunuldu
Kenizé Mourad’a yakın biri olarak, samimi arkadaşları, sadık okurları ve entelektüel dünyanın önde gelen isimleriyle birlikte bu törene katılma şerefine nail oldum. Nişanı kendisine Fransız Akademisi’nin daimi sekreteri, yazar ve uzun yıllardır arkadaşı olan Amin Maalouf takdim etti.
Duygu Yüklü Bir Tören
Hayranlık ve duygu dolu bir atmosferde, Kenizé Mourad Amin Maalouf’a mizah ve sevgi dolu sözlerle teşekkür etti:
Légion d’honneur alacağımı söylediğimde dostlarım beni içtenlikle kutladılar… Ama Amin Maalouf’un takdim edeceğini söylediğimde, bayılacaklarını sandım! Ondan sonra ben yok oldum, önemli olan Amin Maalouf oldu, Amin Maalouf!
Mizahi bir girizgahla başlayan bu konuşma Mourad’ın hoşgörüsüzlüğe karşı mücadeleye adanmışlığını ve bu mücadelede ortaya koyduğu eserlerinin kökenlerini gözler önüne serdi.
Kenize Mourad’ın Göç, Sessizlik ve Dirençle Dolu Yaşamı
Osmanlı prensesi ile Hintli bir prensin kızı olarak doğan, çok küçük yaşta yetim kalan ve dini kurumlarda saklanarak yetiştirilen Kenizé Mourad, dini hoşgörüsüzlüğün simgesel şiddetiyle henüz çocukken tanıştı.
Annem savaş sırasında vefat ettikten sonra dini bir kuruma yerleştirildim. Babam beni almak isteyince, rahibeler beni sakladılar. Çünkü küçük bir kızı “korkunç”- Müslüman bir babaya nasıl teslim edebilirlerdi?
Bu ilk ayrılık, onu yetişkinliğinde Türk ve Hint kökenlerini yeniden keşfetmeye, çok kimlikli boşluğu göğüslemeye ve yazılarında bu mirası işlemeye yönlendirdi.
Konuşmasında, Amin Maalouf’un kitabı Les Identités meurtrières’in [Ölümcül Kimlikler] üzerinde büyük etki bıraktığını ve kendini bu kitapta tamamen bulduğunu söyledi:
Tüm hayatım boyunca dünyayla uzlaştırmaya çalıştım: Doğu ve Batı, İslam ve laiklik, aile belleği ve kolektif tarih. Bu bir ahlaki görev değil, hayati bir ihtiyaçtı.
Bir Kurtuluş Aracı Olarak Edebiyat
Ünlü bir gazeteci olan Mourad, önce Lübnan, İran ve Filistin’de özel muhabir olarak; ardından romanlarıyla yazıyı hayatta kalma, analiz ve uzlaşma aracı haline getirdi. Önce ergenlik döneminde tuttuğu günlüğünde, ardından muhabirlikte kendine bir sığınak bulduğunu; en sonunda ise romanlarında, özellikle Saraydan Sürgüne’de kendisini yeniden inşa ettiğini anlattı:
Gerçek karakter, insanın çevresindeki dünyaya açık olmasıdır.
Ödünsüz Bir Bağlılık
Yazar ayrıca, bazı tutumları nedeniyle ödediği bedelleri de hatırlattı. Özellikle Filistin davasına verdiği destek nedeniyle bazı medya kuruluşları tarafından boykot edildiğini belirtti.
Ancak, çocukluğunun Fransa’sından öğrendiği dürüstlük, adalet ve cesaret değerlerine sadık kalarak, bilgi, iletişim ve diyalog üzerine kurulu bir geleceğe inanmaya devam ettiğini söyledi:
Bugün bu değerler tehlikeli bir şekilde yozlaşıyor. Ama üzülmek yerine tek bir çözüm var: Onları günlük hayatımızda korumak için mücadele etmek. İnsanlığımızı korumak için savaşmak.
Eşsiz Bir Yol, Dalgalı Dünyada Bir Pusula
Légion d’honneur nişanı ile Fransız Cumhuriyeti; kültürler arasında köprü kuran, sınırlayıcı kimliklere karşı duran ve genellikle karikatürize edilen veya yanlış anlaşılan gerçeklere pencere açmaya devam eden bir kadına saygısını sunuyor.
Yumuşak ama kararlı, samimi ve evrensel sesiyle Kenizé Mourad, daha aydınlık, daha duyarlı, daha kardeşçe bir dünya yolunu aydınlatmaya devam ediyor.
Bu ödül, sıra dışı bir edebiyat ve gazetecilik birikimini taçlandırmanın ötesinde, geri çekilmeyi reddetme ve yargılamadan önce anlamaya çalışan bir hayatı da onurlandırıyor.
Eloïse, Ebru FESLİ
Kenizé Mourad’a Légion d’honneur nişanı takdim edildiğinde Amin Maalouf ile yapılan ve bir ithafla ölümsüzleştirilen değerli bir sohbet.
Kenizé Mourad décorée de la Légion d’honneur : la République salue une vie de transmission entre les mondes
Le 5 juillet 2024, le président de la République, Emmanuel Macron, a fait savoir à Kenizé Mourad qu’il avait décidé de la nommer au grade de chevalier dans l’ordre national de la Légion d’honneur, en reconnaissance de son engagement au service de la France.
Dans une lettre personnelle, il souligne que cette distinction prestigieuse, remise au titre de son contingent présidentiel, vient honorer une œuvre remarquable et un parcours singulier, marqué par le journalisme, la littérature et un combat constant pour le dialogue entre les cultures. Le chef de l’État adresse à l’écrivaine ses félicitations les plus vives et les plus sincères, saluant sa contribution à la vie intellectuelle et culturelle française.
Kenizé Mourad a ainsi été nommée Chevalier de la Légion d’honneur, en hommage à une vie d’engagement littéraire, journalistique et humain au service du rapprochement des peuples. La décoration lui a été remise le 8 avril dernier, lors d’une cérémonie intime et chaleureuse qui s’est tenue à Paris, chez Mme Jean-François Méjanès.
Proche de Kenizé Mourad, j’ai eu l’honneur d’y assister, aux côtés de ses amis de longue date, de lecteurs fidèles, et de grandes figures du monde intellectuel. C’est Amin Maalouf, Secrétaire perpétuel de l’Académie française, écrivain et ami de toujours, qui a eu l’honneur de lui remettre cette distinction.
Une cérémonie chargée d’émotion
Dans une atmosphère empreinte d’admiration et d’émotion, Kenizé Mourad a pris la parole, remerciant Amin Maalouf avec humour et tendresse :
Je dois te dire que lorsque j’ai annoncé que je recevais la Légion d’honneur, mes amis m’ont chaleureusement félicitée… mais quand j’ai dit que c’était Amin Maalouf qui me la remettait, j’ai cru qu’ils allaient s’évanouir ! Je n’existais plus, c’était Amin Maalouf, Amin Maalouf !
Mais derrière le sourire affleurait vite la profondeur d’un engagement de toute une vie. Dans un discours fort et lumineux, Kenizé Mourad est revenue sur les racines de son œuvre : un combat constant contre l’intolérance et les identités figées.
Une vie marquée par l’exil, le silence et la résilience
Fille d’une princesse ottomane et d’un prince indien, orpheline très jeune, élevée en France dans des familles adoptives après avoir été cachée par des religieuses, Kenizé Mourad a confié que sa vie avait été marquée dès l’enfance par les violences symboliques de l’intolérance religieuse.
À la mort de ma mère pendant la guerre, j’ai été placée dans une institution religieuse. Quand mon père a voulu me récupérer, les religieuses m’ont cachée. Car comment auraient-elles pu rendre une petite fille à un père forcément “abominable” – puisqu’il était musulman ?
Ce déchirement initial l’a menée, adulte, à rechercher ses racines turques et indiennes, à affronter le vertige des identités multiples, et à en tirer la matière première de ses livres. Dans son discours, elle a évoqué l’influence décisive du petit livre d’Amin Maalouf, Les Identités meurtrières, dans lequel elle s’est reconnue pleinement :
Toute ma vie, j’ai tenté de réconcilier mes mondes : l’Orient et l’Occident, l’islam et la laïcité, la mémoire familiale et l’histoire collective. Ce n’était pas un devoir moral, c’était une nécessité vitale.
L’écriture comme synthèse et comme salut
Journaliste de renom – envoyée spéciale au Liban, en Iran, en Palestine – puis romancière, Kenizé Mourad a fait de l’écriture un outil de survie, d’analyse et de réconciliation. Elle raconte avoir d’abord trouvé refuge dans un journal d’adolescente, puis dans ses reportages, avant de véritablement se reconstruire à travers ses romans, notamment “De la part de la princesse morte“.
« L’identité profonde, c’est tout simplement d’être un humain ouvert au monde qui nous entoure. »
Un engagement sans compromis
Elle a également rappelé le prix qu’elle a parfois payé pour ses prises de position, notamment son soutien public à la cause palestinienne, qui lui a valu un boycott dans certains médias. Pourtant, fidèle aux valeurs d’honnêteté, de justice et de courage transmises par la France de son enfance, elle continue de croire en un avenir fondé sur le savoir, la parole et le dialogue.
« Aujourd’hui, ces valeurs se dégradent dangereusement. Mais au lieu de nous désoler, nous n’avons qu’une solution : combattre au quotidien pour les préserver. Combattre pour sauvegarder notre humanité. »
Une voix singulière, une boussole dans un monde troublé
Avec cette Légion d’honneur, la République française rend hommage à une femme qui n’a cessé de bâtir des ponts entre les cultures, de défendre l’humain contre les enfermements identitaires, et d’ouvrir des fenêtres sur des réalités souvent caricaturées ou mal comprises.
La voix de Kenizé Mourad, douce mais déterminée, intime et universelle, continue d’éclairer le chemin vers un monde plus lucide, plus sensible, plus fraternel. Cette distinction vient consacrer une œuvre littéraire et journalistique exceptionnelle, mais aussi une vie profondément habitée par le refus du repli, et l’exigence de comprendre avant de juger.
Yakın tarihe tanıklık etmiş Kenizé Mourad’ın gazeteci ve yazar kimliğinin ötesinde, köklerinin izini sürüp kendisini keṣfetme yolculuğuna eşlik etmeyi sabırsızlıkla bekliyor ve bu şahane tanışıklık için Eloïse Ebru Fesli’ye teşekkür ediyorum
Zehra Hanım,
Ne güzel ifade etmişsiniz… Sizi bu satırlarla buluşturabilmek benim için büyük bir mutluluk. İlginiz ve güzel dilekleriniz için yürekten teşekkür ederim.
Sitemizde bulunduğunuz sürece size daha iyi hizmet verebilmek, daha uygun içerik ve reklamları gösterebilmek ve site trafiğimizi takip edebilmek amaçlarıyla çerezlerinizi kullanmaktayız.Kabul EtReddetYasal Koşullar
Yakın tarihe tanıklık etmiş Kenizé Mourad’ın gazeteci ve yazar kimliğinin ötesinde, köklerinin izini sürüp kendisini keṣfetme yolculuğuna eşlik etmeyi sabırsızlıkla bekliyor ve bu şahane tanışıklık için Eloïse Ebru Fesli’ye teşekkür ediyorum
Zehra Hanım,
Ne güzel ifade etmişsiniz… Sizi bu satırlarla buluşturabilmek benim için büyük bir mutluluk. İlginiz ve güzel dilekleriniz için yürekten teşekkür ederim.