Kültür Sanat

Tarihin Kapılarının Aralandığı “Avrupa Miras Günleri” nedir? 

Avrupa Miras Günleri etkinliği kapsamında ziyaret ettiğimiz Fransız Yargıtayı’nın gizli köşelerini sizin için kaleme aldık.

Her Eylül’ün son haftalarında gördüğümüz “Journées Européennes du patrimoine”ın ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Türkçeye çevirdiğimizde, “Avrupa Miras Günleri” olarak adlandırabileceğimiz bu günde, Fransa genelindeki birçok tarihi, kültürel ve mimari yapı halka ücretsiz ya da indirimli olarak açılır.

Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği iş birliğiyle 1984’ten bu yana düzenlenen bu özel günler, sadece Fransa’da değil, Avrupa’nın 50’den fazla ülkesinde kutlanıyor. Amaç, toplumun her kesimini kültürel mirasla buluşturmak ve bu değerlerin korunması konusunda farkındalık yaratmak. 

Hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz yıllarda benzer konulu bir yazı daha kaleme almıştık.

Bu yıl, 20 ve 21 Eylül’de gerçekleşen Avrupa Miras Günleri kapsamında, biz de Cour de cassation binasını, yani Fransız Yargıtayı’nı ziyaret ettik. Özellikle hukuk eğitimi alanların büyük bir ilgiyle gezeceği bu yapıtta, mahkeme salonları ve 19. yüzyıldan kalma mimari detayları rehber eşliğinde büyük bir keyifle gezdik. 

Cour de Cassation, Paris’in merkezinde, Seine Nehri üzerindeki “Île de la Cité” adasında, Palais de Justice’in içerisinde yer alır. Fransa’nın en yüksek yargı merciidir. Türkiye’deki Yargıtay’ın karşılığıdır.

Gezi esnasında ilgimizi çeken birkaç bilgiye gelin birlikte göz atalım:

Tavanda Yer Alan Göz Alıcı Kadın Figürü

Cour de Cassation’un mahkeme salonlarına girdiğinizde özellikle tavan kısmında gözünüzü, “anne figürleri” alacaktır. Gezimizi anlatımıyla anlamlı hale getiren Ağır Ceza Odası Başkanı bunu, “la justice est comme une mère qui protège ses enfants” (Adalet, çocuklarını koruyan bir anne gibidir) diyerek açıklar.

Bu ifade, binanın mimarisine gizlenmiş derin bir felsefi anlayışı da yansıtır: adalet yalnızca hükmeden değil, aynı zamanda koruyandır. Tavan süslemelerinde yer alan bu koruyucu figürler; bir annenin şefkatiyle hukukun güvenli kollarını temsil eder. 

Ayna ve Çevresini Saran Yılan 

Sadece kadın figürü değil aynı zamanda “ayna” ve “yılan” detayları da gezi esnasında dikkatimizi çeken şekillerdendi. Ayna, burada sıradan bir nesne değil; adeta hakimin vicdanını, kendine bakışını ve karar anındaki dürüstlüğünü temsil ediyor.

Mahkemede görev yapan bir yargıcın, karşısındaki kişiyi yargılamadan önce kendi iç dünyasına bakması, kendi değerlerini ve tarafsızlığını sorgulaması gerekir. Ayna bu noktada kendini tanıyan, sınırlarının farkında olan bir adalet anlayışını simgeler.

Yılan figürü ise ilk bakışta olumsuz çağrışımlar yapsa da, burada çok daha ince bir anlam taşır. Yılan; bilgelik, sezgi, dikkat ve kötülüğü ayırt edebilme yeteneğini simgeler. Antik çağlardan beri yılan, tıp ve hukuk gibi disiplinlerde koruyucu ve öğretici bir simge olarak kabul edilir. Cour de cassation’daki bu yılan, hakimin sadece yasaları değil, insan doğasını da dikkatle okuması gerektiğini hatırlatır. Aynı zamanda adaletin soğukkanlı, sabırlı ve sarsılmaz duruşunu da gösterir.

1800’lü Yıllardan Günümüze Kadar Uzanan Kanunlar 

Gezimize devam ederken girdiğimiz salonda yer alan kütüphanede 1800’lerden günümüze kadar gelen kanunları keşfetmek, belki de hepimizi en çok etkileyen anlardan biri oldu. Özellikle eski kanunların yapısına dokunma şansı yakaladığımız bu anlarda, isterdik ki içlerini açarak okumaya zamanımız olsun. Eminiz ki, bu kanunlar aracılığıyla, toplumun nasıl şekillendiğini, hukukun zamanla nasıl evrildiğini görebilmek daha da büyüleyicidir.

Assemblée Plénière Salonu 

Hukuk eğitim alanların belki de en merak ettiği mahkeme salonlarından biri : Assemblée Plénière. Bilmeyenler için, Assemblée Plénière (Genel Kurul Salonu), Cour de cassation’un (Fransız Yargıtayı’nın) en önemli ve sembolik salonlarından biridir. Bu salon, mahkemenin en yüksek düzeyde toplandığı yerdir. Genellikle hukuki içtihatların kesinleştiği, yani tüm dairelerin görüş birliğiyle karar alındığı kritik dosyalar burada karara bağlanır. Örneğin, alt mahkemelerle Cour de cassation arasındaki ciddi görüş ayrılıklarında, hukuk sistemine yön verecek nitelikteki davalarda veya anayasal tartışma yaratan meselelerde bu salon devreye girer.

Salonda görev yapan hâkimler, genellikle mahkemenin en kıdemli ve deneyimli üyeleridir, bu nedenle kırmızı cübbe giyerler. Bu yönüyle salon, sadece mimari olarak değil, hukuki ağırlığı ve sembolik gücüyle de çok özeldir.

Avrupa Miras Günleri kapsamında bu eşsiz salon da kapılarını ziyaretçilere açtı.

JUS” ve “LEX” Kelimeleri Ne Anlama Gelir?

Ziyaretimiz sırasında tavan detaylarını incelediğimizde, hukukçular için derin anlamlar taşıyan kelimelerle karşılaştık : JUS ve LEX. 

İlk bakışta benzer görünen bu iki kavram, aslında hukukun iki ayrı boyutunu temsil ediyor. “LEX”, yürürlükteki yazılı yasaları ifade ederken; “JUS”, bu yasaların ardında yatan adalet ilkesini, yani hukuku simgeliyor. Cour de Cassation gibi yüksek mahkemeler, tam da bu iki kavram arasında bir köprü kurmakla görevlidir.

Chambre Commerciale 

Tarihte kısacık bir gezi yaparak 1871 yılına geri dönelim. Paris tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birini yaşar. Şehir, siyasi çalkantılarla sarsılırken, birçok kamu binası gibi Palais de Justice bu karmaşa içerisinde zarar görür. 

Cour de cassation’ın bazı salonları, çıkan büyük yangınlarla ciddi biçimde zarar görür. Mahkeme binasının belli bölümleri harabeye döner, dönemin belgeleri ve mimari süslemeleri yok olur. Ancak kapılarının tamamen kapalı olması Chambre Commerciale (Ticaret Odası) bu büyük yangından korur. 

Günümüzde bu salon, 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa’yı şekillendiren Napolyon III tarzı mimarinin neredeyse bozulmamış bir örneğidir. İç dekorasyonunda kullanılan altın varaklı süslemeler, oyma ahşap panolar, klasik sütunlar ve tavan freskleri, o dönemin zarafet anlayışını yansıtır.

La Glorification de la Loi” (Kanunun Yüceltilmesi)

Grand’chambre, bu tarihi binanın en önemli salonlarından biridir. Bu etkileyici salon, 19. yüzyıl mimarisinin önemli isimlerinden Joseph Auguste Émile Vaudremer’in halefi olan Coquart tarafından tasarlanmış ve 1892 yılında açılmıştır.

Salonun tavanı, sadece mimari bir öge değil; adeta adalet felsefesinin görsel ifadesi yer alır. Fransız ressam Paul-Jacques-Aimé Baudry tarafından 1888 yılında yapılan bu eser, “Kanunun Yüceltilmesi” adını taşır.

Kanun soyut bir figür olarak göğe yükseltilirken; etrafındaki adalet, düzen, vicdan gibi erdemler ona eşlik eder. Tavan freski, yargıcın görevinin yalnızca yasa uygulamak değil ; aynı zamanda yasa ile adalet arasındaki ahlaki bağı korumak olduğunu hatırlatır.

Grand’chambre’ın dört köşesi, tarihin dört büyük hukuk kurucusuna ayrılmıştır. Bu figürler, farklı çağlarda hukukun temelini atan, hem yasa koyucu hem de adalet sembolü haline gelen liderlerdir :

  1. Justinianus (Justinian) – Doğu Roma (Bizans) imparatoru. Roma hukukunu derleyerek Corpus Juris Civilis’i oluşturmuştur; modern medeni hukukun temeli.
  2. Charlemagne (Şarlman) – Orta Çağ Avrupa’sında Hristiyan dünyasını birleştiren imparatordur. Kanunları Hristiyan ahlâkıyla bütünleştirmiştir.
  3. Saint Louis (IX. Louis) – “Adalet kralı” olarak bilinir. Kraliyet adaletinin kişiselleştiği dönemin simgesidir.
  4. Napoléon Bonaparte – Modern Fransız hukukunun kurucusudur. Code civil (Napolyon Kanunları) ile kıta Avrupası hukuk sistemini şekillendirmiştir.

Pelta” Sembolü: Amazon Kalkanı ve Hukuk

“Pelta”, kavisli, ay biçiminde, küçük ve hafif bir kalkandır. Antik çağda savaşçı kadınlar olan Amazonlar tarafından kullanıldığı bilinir. Bu yüzden zamanla “Amazon kalkanı” olarak da anılmıştır. Hafif yapısına rağmen güçlü bir koruma aracı olan pelta, günümüzde sadece tarihî bir obje değil, aynı zamanda adaletin sembolü hâline gelmiştir.

Cour de cassation’ın mimarisinde de bu simgeye sıklıkla rastlanır. Tavan süslemelerinde, heykellerde, alınlıklarda ya da detaylı oymalarda pelta, sessiz ama derin anlamlar taşır. Pelta, yargının halkı hukuksuzluklardan koruyan bir kalkan olduğunu simgelerken ; aynı zamanda, Amazon savaşçılarının cesaretini hatırlatarak, adaletin uygulanmasında gerekli olan kararlılık, dürüstlük ve tarafsızlık gibi erdemleri temsil eder.

Gelecek yıl, yine Avrupa Miras Günleri vasıtasıyla yeni mekanlarda buluşmak üzere!

Yazar Hakkında

Zülal Ayyüce

Yorum yap

Paylaş
Bağlantıyı kopyala