Tarihin tozu her edebiyat insanına eşit davranmıyor. Öyle ya da böyle her ismin üstü biraz örtülürken, en çok da kadın yazar figürler bundan nasibini alıyor. O tozu üfleyip kadın yazar isimlerini canlı tutmak ise bizim elimizde. Bu nedenle küçük bir yazı serisi başlatmaya ve Fransız edebiyatından kadın yazar figürleri anmaya karar verdim.
Keyifli okumalar!
1. Madame de Staël (1766 – 1817)
İsviçreli bir ailenin Fransa’da doğup büyüyen kızıdır. Babası 16. Louis’nin ekonomi bakanı, annesi ise Paris’in en önemli edebiyat ve politika insanlarını bir araya getiren salonun kurucusudur.
Küçük Germaine, annesinin salonundaki entelektüel tartışmaları dinlemekten ve onlara katılmaktan oldukça zevk alır ve bu konuda inanılmaz bir meraka sahiptir. İleride, kendisi de tıpkı annesininki gibi eşsiz bir salona ev sahipliği yapar ve döneminin entelektüellerini çatısı altında toplar.
Alman edebiyatı ile yakın temasta olan Madame de Staël, Alman romantizmini tanıtan De l’Allemagne adlı eseri kaleme alır. Bu şekliyle romantizm akımının Fransa’ya girişinde önemli rol oynar. Edebiyatın sosyal bağlantılarını incelediği De la littérature ise edebiyat kuramı açısından oldukça önemli bir noktada durur.
Edebiyat kuramları eserlerinin yanı sıra Delphine ve Corinne ou l’Italie gibi roman, Sophie ou les sentiments secrets ve Jane Gray gibi tiyatro oyunu, Réflexions sur la paix intérieure (İç Huzur Üzerine Düşünceler) ve Réflexions sur le suicide (İntihar Üzerine Düşünceler) gibi deneme türünde eserler de vermiştir.
2. Louise Labé (1524 – 1566)
Lyon’da doğan Louise Labé hakkında kısıtlı kaynak bulunmasına rağmen bir halat üreticisinin kızı olduğu bilinir. Bu nedenle kendisine “Güzel İpçi” lakabı atfedilir. Zekası, cazibesi, başarıları ve özgür ruhu yüzünden doğruluğu bilinemeyecek söylentilerin hedefi oldu. Bu söylentiler arasında bizzat savaşa katıldığı ve erkek giysileri giymekten hoşlandığı vardır.
Lyonlu hümanist şairler ekolüne dahildir. 1555’te yayınladığı eserinde aşk temalı soneleri, melankolik şiirleri ve Delilik ve Aşk Üzerine Tartışma adlı bir düzyazısı bulunur. Şiirlerinde Homeros ve Ovidius ilhamlarını görmek mümkündür. Ayrıca düzyazısında Erasmus’un Deliliğe Övgü‘sünün etkileri vardır.
3. Assia Djebar (1936 – 2015)
Cezayirli Fatima-Zohra Imalayen, kendine Assia Djebbar takma adını seçer ve eserlerini bu isimle yayınlar. Fransızca yazdığı romanların yanı sıra, bir çevirmen ve film yapımcısıdır.
Fransızcayı Cezayir’de gittiği ilkokulda öğrendi ve liseyi yine Cezayir’deki Collège de Blida’da okudu. 1955’te Ecole normale de jeunnes filles‘e giderek Fransa’nın seçkin okullarında eğitim alan ilk Cezayirli müslüman kadın oldu.
Kendini kadınların sesi olarak gören Assia Djebar, eserlerinde kadınların karşılaştığı zorlukları konu edinir. Ayrıca sömürge karşıtlığı ile de bilinir. Kuzey Afrika’nın en etkili yazarlarından biridir.
Birçok üniversitede ders vermiş, eserleriyle ödüller kazanmış ve Académie Française’e kabul edilen ilk Kuzey Afrikalı yazar olmuştur.
“Gölge Sultan”, “Babamın Evinde Bana Yer Yok”, “Mezarı Olmayan Kadın”, “Aşk ve Fantazya” gibi eserlerini Türkçe okumak mümkündür.
4. Marceline Desbordes-Valmore (1786 – 1859)
Fransız devriminin eşiğinde Douai’de doğmuştur. Babasının işleri devrimden sonra bozulunca annesi ile birlikte Guadeloupe’a gitmiş, annesi orada hastalanıp ölünce Fransa’ya geri dönmüştür.
Tiyatro kariyerine başlayarak yaşamını finanse etmiştir. Douai’de, Rouen’da, Paris’te ve Brüksel’de sahne almış, Sevil Berberi’ndeki Rosine rolü ile tanınmıştır. Tiyatrodaki son yıllarında, 1823’teki emekliliğinin ardından edebiyata yönelmiştir.
1819’da yayımladığı Elégies et romances eserindeki şiirler onu Fransız romantik şiirinin kurucuları arasına sokar. Şiirlerinde karanlık, melankoli ve kasvet temaları öne çıkar. İlk şiir kitabının ardından 6 derlemesi daha yayınlanır.
Bununla birlikte Marceline Desbordes-Valmore, Paul Verlaine’in “Lanetli Şairler” (Les Poètes maudits) eserinde söz ettiği 6 “lanetli şair”den biri ve tek kadın olanıdır.
5. Marguerite Yourcenar (1903 – 1987)
Belçika doğumlu Fransız yazar Marguerite de Crayencour soyadını asıl soyadının anagramı olan Yourcenar olarak değiştirmiş, eserlerini bu adla yayımlamıştır. Küçük yaşta annesini kaybettikten sonra babasıyla yaşamıştır ve evde eğitim görmüştür. Babasının da vefatının ardından çokça yer değiştirmiş, İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerika’ya yerleşmiş ve yaşamının sonuna dek orada yaşamıştır.
İlk romanı Alexis‘i 1929’da yayımlamıştır. 1951’de Fransa’da yayımladığı Hadrianus’un Anıları büyük başarı elde etmiştir. Bu eser başyapıtı olarak görülür. Romanlarının yanı sıra deneme, şiir ve hikaye türünde eserler de vermiştir. Çok geniş bir bibliografiye sahip yazar, birçok ödüle layık görülmüştür.
Ayrıca 1980’de Académie Française’e kabul edilen ilk kadın yazar olmuştur.