Gündem Hukuk

Fransa’da Hayvan Haklarının Korunması

Son günlerde sıklıkla gündeme gelen hayvan hakları konusunda Fransa’nın toplumsal ve hukuki tutumu nasıl şekillendi?

Hayvanların Yasal Statüsünün Evrimi

Fransa’da hayvan koruma politikasının temelini doğanın korunmasına ilişkin 10 Temmuz 1976 tarihli yasa oluşturmaktadır. Kanunun 9. maddesi şu şekildedir:

“Duyarlı olan her hayvan, sahibi tarafından türünün biyolojik zorunluluklarına uygun koşullarda yerleştirilmelidir.”

1999’da medeni kanun ilk kez değiştirilir. Hayvanlar hala mülk olarak kabul edilir ancak artık nesnelerle bir tutulamazlar.

Paris, 27 Eylül 2014
Hayvanlar için gerçek bir yasal statü elde etmek amacıyla Birleşmiş Milletler Hayvan Hakları Hareketi’nin (Fuda) çağrısıyla Place de la République’de gösteri.
FUDA

Duyarlı canlı kavramı

2015 yılında ise Medeni Kanun’a “duyarlı canlı” kavramı girdi. Kavram, 1976 kanunundan bu yana kırsal kanunda zaten yer almaktadır ancak sembolik önemi, medeni kanuna entegrasyonu ile genişletilmiştir. Hayvan bir “hak nesnesi”, kişinin sahip olabileceği veya kullanabileceği bir nesne olarak kalır. Ancak duyarlılığı onu cansız nesnelerin üzerine yerleştirir. Hayvan koruma dernekleri için bu durum; yasal statüde büyük bir değişiklik, hayvanların “hukukun öznesi” olmasına yani Fransız yasaları tarafından tanınmasına yönelik ilk adımdır.

Bu tanım, etologlar tarafından duyguları algılama ve hissetme yeteneğine sahip bilinçli bir varlığı belirtmek için kullanılan İngilizce bir terimdir.

29 Mart 2019’da hukuk akademisyenleri, “Toulon Deklarasyonu” olarak bilinen “Hayvanların Tüzel Kişiliğine İlişkin Bildirge”yi ilan ettiler. Yasanın gözünde hayvanlar, “insan olmayan fiziksel kişiler” olarak kabul edilirler.

Paris, 2018
Place du Palais Royal’de, bir gösteri sırasında L2014 derneğinden aktivistler.

Kanunla Korunan Hayvan Hakları

Yasa, evcil hayvanlara ve evcilleştirilmiş veya esaret altında tutulan vahşi hayvanlara kötü muameleyi yasaklar. Benzer şekilde, hayvanların bilimsel amaçlarla kullanımının “kesin zorunluluk halleriyle” sınırlı olması gerektiğini belirtir.

Ceza Kanunu ve Kırsal ve Deniz Balıkçılık Kanunu kötü muamele için cezai yaptırımlar öngörmektedir. Ceza Kanunu, hayvanlara karşı işlenen ciddi veya cinsel istismarı ve kasıtlı zulüm eylemlerini cezalandırır. Böylece evcil bir hayvanın terk edilmesi bir zulüm eylemi olarak kabul edilir. Tatile giderken hayvanını terk eden kişi iki yıl hapis ve 30 bin euro para cezası ile cezalandırılabilir.

2014’te bir yüksek mahkeme, bir kediyi duvara şiddetle fırlatan bir adam için bir yıl hapis cezası vermiştir. Savcı, “sadist bir sapıklığı” kınamıştı.

2015 yılında Yargıtay, kendi isteğiyle yapılan bir istismar veya zulüm eylemi olmasa bile, sahibinin hayvanlarını bir çayırda aç ve susuz bırakmasının suç teşkil ettiğine hükmetti.

Sonunda, Mart 2021’de, evcil hayvanına işkence ederek ölümüne neden olan genç bir adam, bir yıl uzaklaştırma ve hayvan beslemenin kalıcı olarak yasaklanması da dahil olmak üzere iki yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Ulusal Suçluluk ve Suç Tepkileri Gözlemevi tarafından 2020’de yayınlanan bir not, 2016 ve 2018 yılları arasında 4.401 kişinin evcil bir hayvana kötü muamelesinden veya terk edilmesinden sorumlu olduğunu ortaya koyuyor.

Ayrıca vahşi hayvanlarla gösteriler sunan sirklere yönelik eleştiriler de giderek artıyor. 30 Millions d’Amis Vakfı tarafından Şubat 2018’de yapılan bir ankette, sorgulananların %67’si sirklerde vahşi hayvanların yasaklanmasından yana olduklarını söyledi. Yunus akvaryumları ve hayvanat bahçeleri de hayvan hakları aktivistleri tarafından kınanıyor.

Yazar Hakkında

Aydan Bayar

1 Yorum

Yorum yap

Paylaş
Bağlantıyı kopyala