Fransa, Fransızca ya da Paris denilince akla gelen şeylerden biri, hatta belki de ilki, aşktır. Aşk, Paris’te en güzel şekilde yaşanır, sonuçta Paris aşıklar şehridir. Aşk, Fransızca bir ayrı derin ve tutkulu bir şekilde ifade edilir. Peki ya beyaz perdede nasıl vücut bulmuştur Fransızların tutkulu aşkları? Fransız aşk filmleri deyince akla gelen en nadide filmler yazımızda sizlerle!
Sizin için sonu gelmeyen aşk temalı Fransız filmlerinden bir derleme yaptık ve yazımızda çok sevilen 5 aşk filmini sizinle paylaşıyoruz!
Fransızca Aşk Filmleri
1- Les parapluies de Cherbourg – Jacques Demy
Fransız müzikal filmlerinin babası Jacques Demy, izleyeni kah sevindirip kah ağlatan, şarkılarıyla içimizi yakan Cherbourg Şemsiyeleri filminde acıklı bir aşk hikayesini anlatır. 1964 yılında Altın Palmiye kazanan bu film, Geneviève ve Guy Foucher’nin birbirlerine aşık olmalarıyla başlar. Geneviève, annesi ile birlikte şemsiye satarak geçinmektedir. Guy ise bir araba tamircisidir. Çift evlilik yolunda iken Guy, Cezayir savaşı için askere gönderilir. Birlikteliklerine karşı olan Geneviève’in annesi bu durumdan oldukça memnundur. Guy uzakta iken hamile kaldığını öğrenen Geneviève zengin bir kuyumcu olan Roland’ın evlilik teklifini kabul etmek zorunda kalır. Yaralandığı için erken terhis edilen Guy, Cherbourg’a döndüğünde Geneviève’in gitmiş olduğunu görür.
Catherine Deneuve’ün mükemmel oyunculuğu ve senaryo kadar müzikleriyle de aklınızda kalacak olan bu filmi çok seveceksiniz!
2- La Vie d’Adèle – Chapitres 1 & 2 – Abdellatif Kechiche
Türkçeye Mavi En Sıcak Renktir adıyla çevrilen bu film zamanında oldukça popüler olmuştu. Başrollerini Léa Seydoux ile Adèle Exarchopoulos’un paylaştığı film, Julie Maroh’un 2010 yılında yayınlanan Le bleu est une couleur chaude isimli çizgi romanından uyarlanmıştır. Film, ergenlik çağındaki bir kızın eşcinsel olduğunu keşfetmesinin ardından yaşadıklarını konu alır. Kızların erkeklerle çıkmasına cinsel ilgi yönünde kendini inandırmış bir genç kız Adèle’in, kendi eşcinselliğini Emma’da bulması ve devamında yaşadığı olaylar konu edinilmiştir.
2013 yılında Altın Palmiye kazanan bu filmi hala izlemediyseniz şiddetle tavsiye ederiz.
3- Jeux d’enfants – Yann Samuell
Ergenlik döneminde izleyip uzun süre etkisinden çıkamadığım bir filmi de sizlerle paylaşmak isterim. Film, Cesaretin Var Mı Aşka? ismiyle Türkçeye çevrilmiş. Sophie ve Julien birbirlerine delicesine aşık olsalar da hayat da aşk da onlar için bir oyundur. Kuralları kendileri belirlerler. Aşk bir oyun mudur ya da bu oyun aralarındaki aşkı mı doğurur?
4- Jules et Jim – François Truffaut
Birinci Dünya Savaşı öncesi, Paris. Bir Fransız olan Jim ve Avusturyalı Jules ayrılmaz arkadaşlardır. İkisi de aynı kadına, Catherine’e aşık olurlar ancak Catherine ile evlenen Jules olur. Savaştan sonra Jim Avusturya’ya çiftin yanına gider. Catherine, Jules ile mutlu olmadığını itiraf eder. Jules, Catherine ve Jim’in ilişkisini kabul eder. Ancak Catherine hiçbir zaman tatmin olmaz ve sevgili seçimi ile ilgili sürekli karar değiştirir.
Bir aşk üçgenini konu alan bu film, Nouvelle Vague’ın en orijinal filmlerinden bir tanesidir. Truffaut’nun Türk sinefiller tarafından en çok bilinen filmi olduğunu da söyleyebiliriz.
5- Hiroshima mon amour – Alain Resnais
Bu kısa listemizi güçlü ve eşsiz bir aşk filmiyle sonlandırmak istiyorum. Nouvelle Vague’ın başta gelen isimlerinden Resnais’nin yönettiği bu film, Fransız bir kadın ile aşık olduğu Alman askerinin ilişkisi üzerinden Almanya ile Fransa arasında savaşı ve masum bir şehrin (Nevers) işgalini anlatır.
Umarım kısa seçkimiz hoşunuza gitmiştir. Yorumlarda görüşlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın! Görüşmek üzere…
Diğer film listemizi keşfetmek isteyenler için :