Yılın bitmesine adım adım yaklaşırken bu hafta da vizyona birbirinden farklı filmler giriyor. Blockbusterlar, animasyonlar, özgün biçimsel niteliklere sahip filmler ve her zamanki gibi sosyal mesaj içerikli filmler, bu hafta vizyona giren filmler arasında.
Augure (Baloji)
Koffi, 15 yıllık yokluğun ardından hamile karısını ailesiyle tanıştırmak için Kongo’ya döner. Bu sırada halkı tarafından büyücü olarak kabul edilen kendisi gibi, inançların ağırlığından kurtulmak isteyen üç kişiyle tanışır. Yalnızca karşılıklı yardım ve uzlaşma, kendilerini etkileyen lanetten kurtulmalarına olanak tanıyacaktır.
Journal d’Amérique (Arnaud des Pallières)
Amerika’yı düşün, dedim kendi kendime.
Şehirleri, evleri, tüm insanları, gelişleri, gidişleri; çocukların gelişini ve gidişini, ölümü, yaşamı, hareketi, konuşmayı… Amerika’da yaşayan herkesin derin iç çekişini düşün.
Ve onunla bir şeyler yap.
Berlin Film Festivali’nin Encounters seçkisinde yer alan bu film, yönetmenin filmografisindeki diğer filmler gibi estetik ve anlatı açısından iddialı bir yapıya sahip.
La Vénus d’argent (Héléna Klotz)
Jeanne 24 yaşında. Polis memuru babası, küçük erkek kardeşi ve küçük kız kardeşiyle birlikte banliyöde yaşamaktadır. Finans dünyasında hayatının başarısını elde etmek için uğraşır; şöhret ya da lüks için değil, özgürlüğünü kazanmak için.
Mars Express (Jérémie Périn)
2200 yılında, inatçı bir özel dedektif olan Aline Ruby ve android ortağı Carlos Rivera, zengin bir iş adamı tarafından dünyadaki ünlü bir hacker’ı yakalamak için işe alınır. Ancak Mars’a döndüklerinde yeni bir vaka, onları bekler. Kayıp bir sibernetik öğrencisi olan Jun Chow’u aramak için Mars’ın başkenti Noctis’in içlerine doğru maceraya sürüklenirler. Soruşturmaları boyunca şehirlerinin en karanlık sırlarıyla yüzleşirler; yozlaşmış kurumlar, kaçakçılık, beyin çiftlikleri ve çok güçlü şirketlerin maskaralıkları gibi…
Cannes Film Festivali’nin resmi seçkisinde yer alan bu animasyon film, büyük ses getireceğe benziyor.
Napoléon (Ridley Scott)
Heyecanla beklenen Napoléon, İmparator Napolyon Bonapart’ın yükselişine ve düşüşüne odaklanıyor. Bonaparte’ın öyküsünü, hayatının büyük aşkı Joséphine ile olan tutkulu ve ıstıraplı ilişkisinin prizmasından geçirerek anlatıyor. İktidarı amansızca ele geçirmesinin izini sürüyor.
Henüz vizyona girmeden gerçeklikle olan problemli ilişkisi ile polemik yaratan bu film, bakalım seyirciler tarafından nasıl tepki görecek?
Rien à perdre (Delphine Deloget)
Sylvie, iki çocuğu Sofiane ve Jean-Jacques ile birlikte Brest’te yaşamaktadır. Bir gece Sofiane apartmanda yalnızken yaralanır. Sosyal hizmetler alarma geçerek çocuğu bir eve yerleştirir ve soruşturmayı yürütür. Bu sırada adaletin yanlış uygulanmasının kurbanı olduğuna inanan Sylvie, oğlunu geri almak için mücadeleye girişir. Cannes Film Festivali’nin Un Certain Regard seçkisinde yer alan bu film, haftanın sosyal sorun odaklı filmi olarak vizyondaki yerini alıyor.
- Capelito fait son cinéma (Rodolfo Pastor)
- Je ne suis pas un héros (Rudy Milstein)
- L’Arche de Noé (Bryan Marciano)
- La course au miel (Anna Blaszczyk)
- Le Monde d’Après 3 (Laurent Firode)
- La rivière (Dominique Marchais)
- Le plongeur (Francis Leclerc)
- Le poireau perpétuel (Zoé Chantre)
- Le Titien, l’Empire des couleurs (Laura Chiossone, Giulio Boato)
- Testament (Denys Arcand)
- Un hiver à Yanji (Anthony Chen)
Kaynakça :
http://www.cinedi.com
Son olarak geçen haftanın filmlerine göz atmak için :
[…] Geçen haftanın filmlerine göz atmak isteyenler için: […]